www.rotoworld.com

fantasy.premierleague.com

12 sene önceki bilgime göre h=(g.t^2)/2'den 100=(g*10^2)/2

Cevap 2 çıkıyor. Ama sağlaması nasıl biri de onu söylesin:)

i.hizliresim.com

d = 1/2 at^2

100 metre = 10 x 10 x a x 0,5

a = 2

sigorta girişini kontrol et hocam, sıkıntı olmasın. belki temmuzda başlatmışlardır sigortanı. bence temmuz a kadar dayan öyle çık.

her şirkette işe girilen tarihin üzerinden 1 yıl geçmesiyle değil, bezen de 1 yılı doldurduğun tarihin 31 aralık günü sonunda hak ediyor izinlerini çalışanlar.

sizin şirketin nasıl bir yaklaşımı var onu öğren önce.

büyük ihtimalle ihbar sürenden düşerler zaten iznini, izin parası alabileceğini sanmıyorum.

yasal olarak, 1 yılı doldurduğunda tatile hak kazanmış oluyorsun. loveinaflipbook'un dediği uygulama şirket politakısıyla ilgilidir.

istifayı 22 değil de 23 haziran olarak ayarlarsanız garanti olur.

ihbar süresiyle yıllık izin ayrı şeyler. yıllık izin süresi ihbar süresinden düşülemez aksi halde işveren ihbar süresi için öngörülen izni kullandırmamış sayılır.

sözün özü: yıllık izin ücreti talep edilebilir.

beinm dediğim şey tabii ki şirkete bağlı, bizim şirket böyle, belki sizin şirket de böyledir diye bir emin ol mutlaka sen.

mantığını anlamadıysan tam anlatmaya çalışayım. ben mesela mayıs'ta girmiştim işe, yıllık 18 gün hakkı var. mayıstan yıl sonuna kadar kaç gün hak ettiğimi hesaplamışlardı (365 günde 18 gün ise, -atıyorum- 207 günde ne kadar hak eder, vb). sonra bir sonraki seneye o kadar günle başlamıştım direkt izin hakkı olarak.

yani sizin şirkette de durum buysa hiçbir şeyi beklemene gerek yok, zaten sene başından hak ettiğin gün sayısı bellidir bu sene için.

ben yıkıyorum ya, pür-i pak çıkıyor.

Yikanir, biz yikiyoruz.

yıkanır, ben hep yıkıyorum. ama tabi biraz yıpranıyor. markalarına göre yıkadığım ayakkapların kaç yıkamada yıprandığını (plastikte aşınma vb gibi) aşağıda görebilirsin.

dandik h&M bez : 4 yıkama
keds : 2 yıkama / pert (inanılır gibi değil)
adidas : ayakkabı 15 senedir var, en az 15 kere yıkamışımdır. son 2 keredir japon yapıştırıcısıyla tutturup giyiyorum.

yani yıka bişey olmuyo :)

vergi dairesine düşmüş olabilir borcunuz. e-devlet'ten kontrol ediniz

vergi borcu da görünmüyor

ziraat gişesinden yatırmaya çalış, onlar nedenini açıklar.

benim de 2-3 ay sonrasında vergi dairesine düşmüştü.
atm ile ilgili sorun değilse sizin de öyledir.

bu arada e-devlet'e yansıması geç oluyor. gib.gov.tr 'den sorgulatman daha iyi olur.

gişeden kabül etmiyorlarmış artık.

internetten ödemeyi denediniz mi?

denedim az önce o da olmuyor

ziraat aslında kyk'nın tahsil işlerini yapan aracı kurum
borç gecikmeye düşünce ben artık uğraşmam diyip vergi dairesine devrediyor..

hayır.

gösterebilir.
daha doğrusu öyle bir beceriye sahipler ama pratikte göstermelerine izin verilmiyor.

gösterebilir; ama hukuken sakıncalı bir durumdur.

Havalar ısınmaya başladığından beri bütün aktivitelerim haftaiçi. Haftasonu sadece çok erken saatte koşu için ormana ya da sahile inebilirim. Onun dışında kalabalık dışarı çıkınca ben eve giriyorum.

valla ben genelde dışarı çıkmaya çalışıyorum
hiçbirşey yapmadığım günler de oluyor tabii ama haftaiçi pek çıkamadığım için değerlendirmeye çalışıyorum.
çamaşır temizlik gibi şeyleri de haftaiçi halletmeye çalışıyorum yetiştiremediysem.

çalışarak genelde. haftaiçi sözleşmeli öğretmenlik yapıyorum. haftasonlarında iş olursa yevmiyesi 100 liradan çeltik tarlalarına gidiyorum. 2 günde 200 lira muz cumhuriyetinde büyük para vesselam.

Hem dinlenip, hem gezip, hem çalışmaya çalışıyorum.

Bana yakında Büyükçekmece Turizm Ataşesi nişanını takacaklar. Yakın diye hep oradayım. Öyle bir reklamını yaptım ki, genelde İstanbul içinden gelen misafirleri Kordon, Albatros ve Gürpınar taraflarına götürüyorum. Şu ana kadar hayal kırıklığı görmedim, önümüzdeki haftasonlarına siparişler var, yakında turlara da başlarım. Zaten gezmek dediğim Büyükçekmece Sahili'nden açılarak bisiklet sürmek, sonra dönüp yürüyüş yapmak, deniz kenarı bir şeyler yiyip içip eve gitmek. Her haftasonu rutinim buna yakın.

Gündüz geç kalkıyorum, öğlene doğru. Sonra biraz çalışıp Büyükçekmece'ye iniyorum. Sonra geri dönüp az daha çalışıp peşinden yatarak dizi izliyorum. Pazarları zaten yemek ve spor da giriyor araya.

Çok nadir haftasonları açılıyorum. İki gün açılınca yorgunluk veriyor, Pazartesiye yorgun başlayabiliyorum. O yüzden günübirlik açılımlar yapıyorum.

Hanım neye karar verirse ona göre.

çocuğa da bisiklet sevgisini aşılayınca evde durmak zor. işin kötü yanı kızım daha 9 yaşında, biraz daha büyüse de hafta sonu istanbul'dan kaçsak. istanbul içinde mangalsız ve sakin yer bulmak mucize.

Aychovsky, bisikleti ne tarafa doğru suruyorsun? Biz heveslenip aldık, yatıyor evde. Arada çıkarıp site içinde sürüp hevesimizi alıyoruz. Albatros sahili çok kalabalık oluyor çünkü :(

Kalabalık gerçekten de ama erken saatlerde pek kimse olmuyor. Hele ki Ramazan geldi, bir ay akşam iftar saatine yakın hiç kimse olmaz. Güneş batmadan, yemek pişirme saati çok tenha olur. Öğle güneşinden önce de ferah ve tazeleyici olur.

Albatros'tan devam edip Gürpınar Sahili'ndeki bisiklet yolundan oraya, oradan da zaman varsa ve yorgun bir gün değilse Ambarlı'ya sürüyorum. Kordon kısmında üç adımda bir bisiklet yolundaki insana takılınılıyor ama Gürpınar'a doğru biraz daha sakinleşiyor, Ambarlı tarafında iyice sakin oluyor.

Göl tarafında da sürülebiliyormuş ama denemedim.

Bu arada yaz da geldi, su parkları da eğlenceli olur ama tabii hep hep gidilecek yerler değil.

Bir de dönüşte şu platformda mola verip, bir pufa uzanarak çay ya da başka bir şeyler içmek keyifli.
i.hizliresim.com
Güneş çok güzel batıyor buradan, yanına da şu müzik eşliğinde güneş batışını tavsiye ederim.
www.youtube.com

Ek: Bu arada Silivri, Güzelce, Kumburgaz da yakın ve çabuk gidilip gelinecek yerler. Oralara da gidilip gelinebilir yazın. Oraların da sahilleri keyifli yerler.

Araba kiralarsanız günübirlik Terkos tarafında Mavisu Plajı ve orada gezilebilecek ormanlar, göller, yeşil alanlar var. Cumartesi öğlen gitsen bile 1 saatlik yol; gidilir, eğlenilir, dönülür.

Çatalca'ya giderken at çiftlikleri var ve aşırı pahalı değil. Ayda bir gidilebilir fiyatlar. Çatalca otobüsü ile de gidilir. Yeşil alanlarda rahatlayabilirsiniz. At sevip binebilirsiniz.

Bunun dışında, bir kamp fikri var bizim arkadaşların. Kilyos tarafında çok güzel kamp alanı varmış. Cumartesi'den gidip bir gece kamp yapıp ertesi gün öğlen dönünce o günün öğleden sonrasında rahatlıkla dinlenilebiliyor da.

ayda bir memleket ziyareti, bir-iki kamp, motosiklet gezmesi, bir sakin mode, bir de supriz/planli etkinlik. atiyorum dugun, sinav vs.

@fraise avcılar küçükçekmece arası bisiklet sürmek için ideal.

1 Haftasonu gezer öbür haftasonu eve vakit ayırırım. non stop gezsem haftaiçi ölüm çıkar.

Angelus + 1 XD

Genelde 1-1,5 saat sabah kosusu, sonra eve gelip serilip kalma ve kahvalti fasli, sonra evde yapilacak is varsa hemen onlari halledip tekrar disari cikip gezme fasli.

Ben pazartesi gunleri cok yorgun olsak da illa bi disari cikalim diyorum, simdi yine yorgunum ama olsun :)

Onceden ne olursa olsun disarida gecirme yoluna giderdim artik oyle degil, uykusuzsam dinlenmeyi secip aksamustu kisa sureligine cikiyorum. Eskiden yorulmak diye bir sey bilmiyordum, insanlar "yorgunum, dinleneceğim bugun", "yarin is var, fazla yorulmayalim" gibi seyler soyleyince error veriyordum, "nasil yani" diyordum kendi kendime.
Ne kadar yorulsam da o yorgunlugun ertesi gun hala etkisini gostermesi diye bir sey soz konusu degildi. Gerci hala ertesi gun icin endiselen biri oldugum soylenemez ama uukusuz oldugum zamanlar disarida gezmeye cesaret edemiyorum eskisi gibi.
Bedensel yorgunluk cok onemsedigim bir sey degil ama uykusuzsam durum degisiyor.

cuma, ctesi içip sıçıyorum.
pazar evden çıkmıyorum.

yapılması gerekli işler var; yemek, temizlik, iş, hobi, yan projeler ve dinlenmek. bunlar insanı istemsiz eve bağlıyor. ama genellikle (çoğunlukla) bunların hepsini ekip dışarı kaçıyoruz.

sonra işte pazartesi günü geliyor, işe geldiğimde "lan şunu yapıcaktım haftasonu bak, aa ulan bi de bu bu iş vardı!" diye kendime kızıyorum :D ama ne yaparken mutluysak onu yapıyoruz sonuçta, pişmanlık yok.

mesela bu haftasonu komple chillout'a gitti, sabah işe gidemiyordum az daha, hala feci akşamdan kalmayım :\

Cumartesi geziyorum, Pazar dinleniyorum genelde. ama her iki gün de sabah en geç 9-10 arası spora giderim.

şimdi buraya cumartesi çalışanlar da gelecek, onları üzmeyin.

Cumartesi sabah erkenden çıkıp güruh ortalara dökülmeden bir şeyler yaparsam yapıyorum. Gönül hep gezmek istiyor ama kalabalık, trafik bunaltıyor beni, geri kalan zamanda zorunlu ziyaret, düğün vs. yoksa evde dinlenip güç topluyorum gündelik sıkıntılar için.

cumartesiyi saymıyorum, çünkü cumartesi günü dersim var, bazen de çalışmak zorunda kalıyorum. eve dönüp duş alıyorum, iki haftada bir kuaföre gidiyorum, yemek yapıyorum ve o gün ölüyor, akşam belki dışarıya çıkıp bir iki saat takılıyorum. minimum on bin adım atmaya özen gösteriyorum. sinemaya gidiyorum. en kötü evde film izleyip çoğunlukla erken yatıyorum.

pazar günü evde oturmuyorum adeta manda gibi yatıyorum. dışarıdan yemek söylüyorum, yattığım yerden tırtston oynuyorum. dizi izliyorum. bazen film açıyorum. ay çok yattım diyip dondurma yemeye çıkıyorum. tekrar yatıyorum. böyle yapınca bütün haftam enerjik geçiyor.

ama pazar günü gezersem totomu toplayamıyorum. özellikle pazartesi günü bomboş gözlerle etrafa bakıyorum. bi' lafı beş kere söyletiyorum. akşam 8de evde olursam yatıp uyuyorum. çarşamba gibi anca kendime geliyorum.

ben zaten ağır asosyal olduğum için belki klasman dışıyımdır ama yine de cevaplıycam bikoz ay ken: ben genelde dinlenme ihtiyacım olmasa bile camış gibi yatıyorum. şu an zaten o pozisyonda değilim ama günü geldiğinde okula, işe, şuraya buraya gitmem gerekecek gün içinde. bi de yaşadığım şehir ne kadar büyük olursa olsun, şehrin içinde benim ilgimi çeken ve "aa şuraya gideyim" dememe neden olan yer olmuyor. bi yerde oturup gazete okumayı ya da yemek yemeyi seviyorum en fazla, o kadar. hani gezmesine gezeyim de, bugün beni istanbul'da çıkarsan sokağa "hadi gez" diye nereye gideceğimi bilemem. çünkü ilgimi çeken, dur şurayı göreyim/şurada gezeyim diyeceğim bi yer yok.

çok bunalırsam, kötü hissedersem falan zaten zaman ayırt etmeksizin çıkıp mal mal sokakları dolaşıyorum, herhangi bi yere gitmeden ve fazla açılmadan.

sözün özü, "gezmek" benim için özel ve önceden planlanması gereken bi eylem. istanbul'da yaşadığımı varsayarsak gezmek benim için adalara gitmek falan olur mesela, kadıköy'e ya da taksim'e çıkmak değil. o yüzden hafta sonu "hmm bugün de gezeyim yav" deyip bi yere gitmem. adalara da gitmem jsfjks.

alkolizm içki sayısıyla değil, zihin durumuyla alakalı bence. kendini kaybediyorsan o 1 bira da olsa 10 bira da olsa normalden farklı bir durum...

Valla çay bardağı kadar bile içsen her gün ihtiyaç duyuyosan alkoliksin. Kimisi 10 bardağa ihtiyaç duyar kimisi bir bardağa. Önemli olan ihtiyaç duymak.

tek kriter miktar değil ama miktar da bir kriter. bunun yanında;

- içme sıklığı;
- sosyal aktivilerin tümünü ya da büyük kısmını buna bağlama eğilimi;
- evde alkol bulundurma eğilimi;
- içmeme durumunda içindeki ruh halin;
- günlük hayatına yansıması;

vs vs bir sürü kritere bakarak bu tanıyı koyuyor doktorlar.

bence her gün içme. alkolü sevmen dert değil, sevmeden neden içesin ki zaten? mevzu alkol nedeniyle hayatının sekteye uğraması.

pubs.niaaa.nih.gov

Hergun icmekle baslar bence alkolizm:)

3 biradan fazlasını nasıl içiyorsunuz bilmem. bira buz gibiyken iyi ama maksimum 3 bence. sonrası saçmalık.

ben kendime söz verdim ve 1 senedir içmiyorum. en ufak bir eksiklik hissi yok.

bence birayla alkolik olunmaz.
yaz geliyor, havalar püfür püfür, tam bira içilecek hava.
canın normalden fazla çekiyorsa alkolikle ilgili değil havalardandır.

Miktar ile alakalı sonuçta alkol almıyorsan alkolik olma şansın yok. Ama olma riskini genetik ve cinsiyet miktardan daha fazla etkiliyor. bir de şöyle bir şey var 40 yıldır her gün içen insan alkolik midir değil midir? Önemli olan yoksunluk çekip çekmemen.

Ben birayı çok seviyorum orası ayrı. Genelde hafta içi içmeyip hafta sonu canım daha fazla istemeyinceye kadar içiyorum. Konu benimle ilgili değil.

Bahsettiğim durum evde alkol varsa bitirene kadar rahat edememek,
Normal bir günde, sohbette herkes daha birinci birasındayken hızlıca içip 2.ye 3.ye geçmek,
Buna göre de daha erken sarhoş olmak,
Tek başına votka alıp sek shot yaparak bitirmek,
Her gün başka sebeplerle içmek için bir sebep bulmak
ve tüm gece içilse bile eve dönerken o tek birayı almak.

tabii duygusal değişikliklerden bahsetmiyorum bile şu an.

ne düşünmeli bu durumda?

uyanır uyanmaz aklına gelmesi lazım. saati önemli miktarı değil.

boş ver sen devam et ayık kafa ile çekilir gibi değil bu dünya.

ne için yardım istiyorsun?

Nereye gidelim...

nereye gittiniz daha önce? amsterdam ya da parise gidilebilir 3-4 günlük.

Hiç gitmedim ama müze deyince aklıma direk Londra geliyor

daha duyuruya soru açamamışsınız umarım kaybolmadan gelirsiniz.

schengen vizesi almanya'dan ise ve o vize daha önce kullanılmamış ise avrupaya girişinizi almanya'dan yapmanızı öneririm. 3-4 gün için ülke değiştirmenizi tavsiye etmem. Dolayısıyla Berlin + günü birlik Frankfurt olabilir.

ben bakaya iken okula kaydoldum.
tecil için önce bakayayı kaldırıyorsun, 0-6 ay bakaya kalmanın cezası 300 tl idi sanırım. bakayayı kaldırıldığında da normal tecilini yapıyorlar.

selam, geçen senenin mayısında başvurmuştum.
5 iş gününde çıkmıştı ve 1 aylık vermişlerdi. önceden de 1 şengen vizem vardı.

Teşekkürler.

geçtiğimiz kasımda başvurdum, 3 gün içerisinde cevap geldi

21 şubat'ta başvurdum, 26 şubat'ta 3 ay çok girişli aldım.

bir ay önce falan başvurdum, 2 haftadan biraz az sürede çıktı 1 aylık çıktı. Tam içerideyken her yerde bombalar patladığı için olabilir, inanamadık ailecek.

Ahmed Yesevi

4200 diyor yıllık. sanırım en ucuzu o gibi görünüyor.

en ucuzu düzce üniversitesi.
kayıt ücretsiz, ales şartı yok, mülakat yok.
tek ders, 3 kredi alabiliyorsun dönemlik; ücreti 450 lira.
6 dönem boyunca kaçış maliyeti = 2700tl
hayırlı kaçışlar.

neye göre alıyor peki. diploma notu filan mı?

yep

muhtemelen liflerin zedelendi.
1-1.5 ay zorlamaman iyi olur.
geçmiş olsun.

Maçtan önce mutlaka bir yürüyüş / hafif koşu yaparak kendini dene önceki bir gün.
Baktın sıkıntı yok, o zaman maça geçersin.

5 gun aonrakine gitme, bi sonraki haftadakine git

muhtemelen hiçbirşey olmaz, evhamlı bir tipsen eğer gitme 1 hafta.

gs baskette uefa kupasını aldı, fb şampiyonlar ligi yarı finaline yükseldi.

futbola uyarlarsak fenerbahçe şampiyonlar ligi yarı finalisti olurken galatasaray uefa kupasını aldı.

eurocup'ı kazanan takım, euroleague'e gitme hakkını elde ediyor.

galatasaray'ın finalde yendiği takım, euroleague'in 24 takımlı ilk turunda top 16'ya katılamayı başaramadığı için yoluna eurocup'ta devam etmişti.

Aradaki ilişki UEFA ile Şampiyonlar Ligi gibi değil fazla. Strasbourg Euroleague'de 6'şar takımdan oluşan 4 gruptan birinde sonuncu oldu. Euroleague'de 21-22-23-24. olan takım Eurocup'da 2. oldu demek oluyor. A Lisans olmadan Euroleague gitme hakkı verdiğinden Eurocup önemli bir kupa oluyor bu tarz takımlar için.

futbolu ben de pek bilmiyorum ama b roy ve once+1

galatasaray seneye euroleague'de oynamaya otomatikman hak kazandı (önemli bir başarı çünkü her takım euroleague'e alınmıyor, bir sürü elemeden geçiyor takımlar).

fenerbahçe ise bu sezon euroleague'de final four'a kaldı.

Babajo aciklamis. Ne eksik ne fazla.

anadolu yakasında marmara üni göztepe kampüsü, avrupa tarafında ytü davutpaşa'da yapılıyor.

şeytanla fazla haşır neşir olmuşsun.

çünkü öyle bir şey yok. uydurma olduğu için mantıksız.

he illa ki var diyorsanız da cevap:

insanlar bunu idrak edebilecek kapasitede değil. kuran'da falan da zaten "düşün, sorgula ama bir yere kadar sorgula, bu raddeye gelince dur" diyor. ölünce bilinecek yani cevabı.

şirktiret düşün, bir şey olmaz. bu gibi şeyler bin türlü soruyu peşinden getirir. mesela, aklına gelen şeyden çok daha basit bir mantık hatası var: senin yaptığın yapacağın tüm seçimleri önceden bildiği halde neden bunlardan sorumlu tutuyor?

ben bunu sorduğumda kimse bi cevap veremedi bana. eğer benim seçimlerimi bilmiyorsa eyvallah, bilmiyor demiyorlar, her şey belliyse beni bu dünyaya gönderip türlü saçmalık yaşatmasın direkt cennete veya cehenneme atsın işte <3

Bunları düşünmek şirk değil, zaten şirk demek Allah'a ortak koşmak demek. Bu videodan www.youtube.com başlayabilirsin. Caner TASLAMAN Emre DORMAN Erdem UYGAN Sinan CANAN'ı takip edebilirsin

Ooo putperestler toplanmış yine ne güzel!

Evet şirk koşmaktır bu, ALLAH (S.A.V)'a isyan etmektir. Böyle şeyler düşünmek hak yolundan çıkarır insanı. Kuran-ı Kerim'i okumanı tavsiye ediyorum, aradığın cevaplar onda.

dinde mantık aranmaz.

Cehenneme gidecek işler yapmak yada yapmamak tamamen senin iradende. Allah ezelden biliyor sadece ne yapıp yapmayacağını. Belki şunu bunu isteyeceğim durumu yok o sebeple. Zeten sen ne istersen onu yapıyorsun sonucuna da katlanacaksın. Allah sana irade veriyor kullan istediğin gibi diyor müdahale etmiyor sen onun sonucunu çekiyorsun. Hani şuraya da bir cennetlik yaratayım bu şerefsiz de cehennemlik olsun şeklinde yaratılmıyoruz. Çok güzel bir video vardı eve gideyim güncellerim cevabımı.

www.youtube.com

gözlerinin hastasıyım
şirk koşmanın ustasıyım.

sami dinler, birer insan ürünüdür.

sami dinlerin tanrısı da "kızan, öfkelenen, cezalandıran, ödüllendiren" antropomorfik (insan biçimli) bir yaratıcıdır.

biraz mürekkep yalamış, dünya ve insanlık tarihinden bi'haber olmayan herkes sami dinlerin birer insan ürünü olduğunu rahatlıkla görebilir.

şunu da şuraya ekleyelim:

eksisozluk.com

Gecen kiliseyi ziyaret ettim turist olarak. Bahcesinde sigara iciyorlardi Hristiyan olmasam da izmaritini yere atmalari saygisizlik olarak geldi bana, ancak ben bunu dusunurken beni beremle binanin icine almadilar. Gunahmis! Saygisizlikmis!

Sonra aklima geldi dinde ne mantik ariyorsam!

Biraz tarih okuyanların dinlerin insan ürünü olduğunu fark etmemesi imkansız. Bütün bu muhabbetler manasız kalıyor, çünkü adamlar oturmuş yazmış. Nereden etkilendikleri, neyi kaynak aldıkları bile besbelli, ortada.

Caner Taslaman demiş biri ya :D

Bu arkadaş geçen gün Zahide mi ne o programa çıkmış "Dedikodu yapmak günah mıdır?" bunu yorumluyor. İnanmayın böyle tiplerin söylediklerine.

Dinin kendisi de dini tartışmak da saçmalık. Çünkü cevap verilemeyecek bir soru sorarsanız "Allah'ın taktiri" cevabını alırsınız.

Dünyada bu kadar acı, savaş, açlık, felaket vs. varken tanrıdan bahsetmek cidden komik. "İlahi adalet" neden Suriye'nin masum çocuklarına kendini göstermiyor?

Allah'ın taktiri işte...

edit: i ve been mistreated +1

bunları düşünmek şirk ise (varsa) yaratan niye düşünme yetisi vermiş?

Bu Dünya'daki sınavlar neden var? Neden herkes dilediği mesleklere sahip olamıyor? Onca puanlama, yerleştirme vb. ne için? Tembel ve başarısız olacağı çok açık olan bir öğrencinin bu sebeple okuma hakkını elinden alabilir misin? Yaratılmayı istememek ne demek? Var olmayan bir şeyin, bir şeyi istemesi ya da istemememi mümkün değil ki. Zorunda değilsin, isyan edebilirsin ama sonuçlarına katlanırsın. Yoktun, var oldun. 2 ihtimal var;

1-Bir anlamı ve amacı var ve buna uygun yaşamalı
2-Hiçbir anlamı ve amacı yok, dilediğimiz gibi yaşayabiliriz

Hangisi daha mantıklı?

Hicbir anlami yok ve diledigim gibi yasamak istiyorum @harvey

Cocuklari zorla cok kotu bir okula alip. Onlari ac birakip, anne babalarini savasta oldurup, kimilerine tecavuz edilen, kimilerini ise asiri zengin yaptigin bir okulda okutup simdi hepiniz iyi bir insan olun deyince adaletli bir sinav isletmis olmazsin. Yiyecek icin insan oldurmek zorunda olanlar var. Tecavuz edilmemek icin insan oldurmek zorunda kalanlar var. Bunun yaninda senin benim gibi yasamlari cok daha kolay kisiler var. Bu nedenle okul ornegi cok basit kaliyor. Ama bu konularda hep boyle basit ornekler geliyor. Yok dolma kalemle Allah'in varligini aciklamaya calismak, yok dua okununca boyu uzayan ayse kadin fasulyesi yetistirmek... kendinizi gelistirin lan azicik

Wow, completely haram.

Allah, ahiret inancından bağımsız olarak bu dünyayı ve yaşamayı neden surekli olarak olumlama telasindayiz i ben de çok merak ediyorum. "Pardon" filminde bi replik vardı: Belki de adalet, o kadar da adaletli bi şey değildir, diye. Yani, belki de sırf milyonlarca spermin içinden en hizlisi olup doğduk, savas, yokluk görmedik, elimiz ayagimiz tutuyor diye minnettar olmak ve bu dünyayı sevmek zorunda degilizdir. Allah'in vadettigi cennette de gözümüz yoktur belki. Hayat bizim için hiç de güzel, parlak bi şey değildir.

Cubuk kraker tarikatı neymiş ya, baya güldüm :)

allah adem ve havva yi yaratti, sonrasinda olanlardan insanlar sorumludur.

3 Müslüman leşim var beni buraya getirtmeyin !!!
( öldürmedim lan atayız yaptım )

Biraz daha tarihi araştırsanız, eski insanların inandıkları şeylerin nasıl bugünkü inanç sistemlerini oluşturduğunu görürsünüz.
Yok christmas, yok 12 havari, yok kurban kesmek, oruç tutmak..
Hepsinin bir öncekinden gelen hikayesi var.. Sevilen bir filmin farklı yönetmenle tekrar çekilmesi gibi..
Neyse, ateşte taze pişmiş ateist durumuna düşmiyim..
"Hag pesah sameah" falan..

tanimadiginiz kisilere piskin piskin biraz tarih arastirsaniz, murekkep yalasaniz deist veya ateist olursunuz diyecek ozguveni nerden buluyorsunuz. bunlari yapip teist olan milyar insan var bunu bile goremeyip iddiali iddiali konusuyorsunuz.

cevap: allah diye bişe yok.

insanlar götlerinden uydurmuşlar uydurmuşlar bugüne kadar getirmişler.

of bu muhabbetler hiç bitmeyecek. dolma kalem örneğiymiş, my ass. herkes ne sik yiyosa yesin de ateistsin diye kendini aydınlanmış, bilge görme kibri nedir ya. evet ak paranoid şizonun teki mağarada uydurmuş bişeyler biz de o mit kökenli şeylere inanıyoruz çünkü biz salağız. ama sadece salağız. senin egondan iq'na biri düşse ölür, arada o kadar irtifa var. bu bol taşaklı muhabbetleri ölmeden önceki son nefesiniz de de tekrar edin ama duruşunuz olsun. vanity definitely my favorite sin. düşen uçak, siper, son nefes. bak bunlar da klişe. ulan bir tuvalet kağıdı rulosu alsam karşına geçsem bu kendi kendine oluştu desem bsg demiyen mi? insandan bahsediyoruz, evrenden bahsediyoruz. özgür irade, kader, yaratılış mucizesi bunları google'dan farklı kaynaklardan oku (soruyu soran arkadaşım) bir zahmet. anketimsi cevaplarla tatmin olabiliten yok. tabii ki sorgulayabilirsin kuran'ın ilk cümlesi ikra (oku)

Düşünmeye devam et, doğru yoldasın.

islamiyet için soruyorsan kalu belada söz verdi tüm insanlar "sen bizim rabbimizsin." diye. sanırım onla alakalıydı.

yani ben de uzman değilim, bildiğim kadar.

edit: www.fikih.info

caner taslaman +1 ben de severim, dinlerim arada.

bu müsloların efsanevi argümanları yıllardır şahit olmama rağmen hala şoke ediyor beni ya.

moruk bence de kuran'ı oku, bi mümin kardeşimiz öyle demiş bak. kuran'ı oku ama türkçesini oku. kuran'da ne yazdığını gör, anla. ondan sonra zaten böyle sorular sormayacaksın, mantık aramayacaksın çünkü mantıksız olduğunu göreceksin.

"din toplumların afyonudur" dememişsin kırdım puanını. "varoluş şu ana kadar açıklanamadı ama açıklanmayacak diye bir şey yok" allah'a inanmıyorum ama bir güç var deseydin bi de. çok eski klişe, olmadı. bizimla deyılsın. bunun bi tık ötesi allah varsa göstersin kendini. cevabı henüz bilmiyoruz dediğin yıl ms 2016. allah'ın varlığı ispat edilebilecek bir şey olsa zaten "inanmak" diye bir şey olmazdı.

Enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez.
termodinamik kanun I

entropi diye bir şey var; her sistem bozulma yönünde eğilim gösterir. kaostan, patlamadan ratsgele oluşmuş düzenli yapılar meydana gelmez. düzensizlik ya değişmez ya artar.
termodinamik kanun II bak kanun diyorum. this is science.

e yani insan beyninin sırları hala muamma. bir nöron ağı kompleksliğine bakan mecnun oluyor. bunun ardında bi mühendis var.

islam, en kötü takipçilere sahip en iyi dindir. inan, inanma bu konular özel mevzular. ben sadece şu kibir ve öfkeye gıcık oluyorum. müslümanların çoğu maalesef okumuyor ve çok cahil. cehaletin yanında çoğu dinin gerektirdiği yardımseverlik, cömertlik, adalet gibi vasıflardan da yoksun. ama insan kendinden sorumlu, diğerleri mal diye mallaşmak mallık olur. kavramlar onları yorumlayan üzerinden değerlendirilmez herkesin kendi aklı, fikri var.

batının yarattığı kapitalist tezgahlar isis, el kaide gibi terörist topluluklara dayanıp onların istediği gibi islamafobik olduysan ya da islam'ı akp ve takipçilerini baz alarak irdelemek nonsense.

bana göre varoluş, insan biyolojisi ve onun işleyişi her şey mucize ki insan mikro bir alem. bir gün biz istediğimiz için atmayan kalbimiz biz istesek de istemesek de duracak. o gün zaten "aydınlatılacağız" hepimiz. ışıklar içinde uyuyalım.

bende de öyle gözüküyor. okula gelen yazıya gore 2019'e kadar ertelenmiş ama e-develete yansımamış, tıpkı seninki gibi. öğrenirsen nedenini bana da söyler misin?

ben de bugün benzer bir şey için askerlik şubemi aradım.
e-devlette 2017 gözüküyor tecil sürem ama olması gereken 2019 idi.
şube 2019'a kadar tecilimin olduğunu, e-devlet'i iplememem gerektiğini söyledi.

kısaca; ara şubeni tc no'dan söylüyorlar hemen tecil tarihini..

ulke? yeterli olabilir ama olmayabilir de. reddedilirsen gitmek istedigin ulkenin kendi dilinde bir itiraz mektubu yazip konsolosluga fakslarsin. mektupta durumunu acikla. asil bilmek istedikleri "gercekten ulkene geri donecek misin?". bu soruyu desteklerinle cevapla. sonrasinda verirler diye dusunuyorum.

bayan değil kadın askjaşkslda allah da beni kahretmesin e mi.

geri kalan her şey(belge, seyahat konaklama planı vs.) mükemmelse red yemezsin.

macaristan

red yeme olasiligi yüksek.
paranin bir kismini kendi ustunuzde gösterin. hem sizin paraniz olduğu gorunsun hem de annenizin. o sekilde olursa, vize alma sansiniz daha yüksek.

paranın kendi hesabına olmasından ziyade hesaptaki para trafiğine önem veriyorlar.1 gunlugune 100 bin dolar koyup cekersin o kadar salak değiller.

portekiz vizesi için o macar ablalarla muhattap olmuştum da onlar red verirse şaşırmam.

ya para annemin ve dökümlerde de belli zaten vize için konmadığı kafasına göre kullanıyo

faiz düşünce paranın getirisi azalır. yabancı yatırımcı da parasını türkiyeden çeker. piyasada yabancı para miktarı azalır. e az olan şey değerli olur. dolayısı ile dolar 'çıkar'

iktisat 101

yanlış değilimdir umarım.

(bkz: #13088225)

tamam neden düştü bugün o zaman dolar işte

demek ki ülkeye çok dolar girmiş.

bu ilk tepki, önemsizdir. panik satışı da diyebiliriz. 2.80'in altında bir kaç gün kapanış olmadıkça düştü diyemeyiz. 2 haftadır aynı bantta gidip geliyor. bir kaç gün içinde 2.86 olacaktır.

piyasalar zaten faiz düşüşünü fiyatlamıştı

iktisat 101'e göre çıkması gerekiyordu doğru ama piyasalar iktisat 101'e göre işlemiyor:p

merkez bankası dolar düşüş yönlü seyrederken faizleri düşürüyorsa 'ben para birimime güveniyorum, para birimimin durumu stabilleşiyor, ayrıca özel sektör yatırımlarını teşvik ediyorum faizi düşürerek' mesajı veriyor gizliden.

bunu gören yatırımcı hmm. merkez bankası türk lirasına güveniyor + faizleri düşürerek yatırımı ve büyümeyi teşvik ediyor, bu durumlar altında türk lirasının değer kaybetme ihtimali az diye düşünüyor ve türk lirasına geçiş yapıyor.

sadece Türkiye üzerinden düşünmeyin dünya genelinde de bir belirsizlik var, mesela şu haber, adamlar tam kadro suudi arabistan'a gidiyor aman satma diye:

www.haberturk.com

iyi de bunun tek etkeni yok ki :) piyasa sadece iki değişkenden mi oluşuyor sence? bütün bu saydıkların olurken katardan dolar akıyor, ona ne diyeceksin?

büyük resim diye boşa denmiyor işte.

piyasa olayı beklemez, önceden fiyatlar.

önceden 75 baz puan indirim fiyatlanıyorsa ve dolar kuru da buna göre belirlenmişse ne oluyor? beklenenden az olan faiz indirimi kura olumlu yansıyor ve tl değerleniyor. bu kadar basit. 2-3 güne 2.90 filan da olmaz ayrıca. 2-3 hafta desen anca... o da olumsuz bir şey olursa.

Fazla muhabbete girme

Oyle konusanlarin bir kismi aksama gizli kapakli sextingler ceviren tipler, ortamlarda oyle bonus topluyorlar. Ozelini kimseyle paylasma.

Herkes kinadigi bir cok seyi yapiyor, ozellikle de turkiye'de. O yuzden kimseyi takma kafaya ve cok fazla muhabbete hirme.

Eğer öyle konuşan bayan bir öğretmene ''sen cinsellik düşünmüyor musun?'' derseniz bayan öğretmenden değil, bunu duyacak o keko dediğiniz öğretmenlerden korkun :) Bir tanıdığım öğretmen, o keko dediğiniz tiplerle problemler yaşadı, iş hayatınızı zehir edersiniz.Dedikodular çok çabuk yayılıyor öyle yerlerde, hiç bulaşmayın derim.

Birayı bence de evde yapın, çok ucuza geliyormuş diyorlar seneye planlarım arasına aldım.

inan bana kapalı kapılar arkasında neler neler dönüyor bir bilsen. dışarıda ahlak timsali olanlar evde pegginge domalıyor. o nedenle çok çok fazla umursama ama yine de insanların ağzına laf verecek hareketler yapmamaya dikkat et.
senin de dediğin gibi herkes bi şekilde yolunu buluyor. senden daha önce anadolu şehirlerine giden ve senden daha absürd yaşam tarzına sahip insanlar yok muydu? tabii ki vardı. onlar da bi şekilde yaşadılar ve görev süreleri dolunca başka yerlere gittiler. gittiğin yerlerde sana gerçekten yardımcı olmaya çalışan insanlar olduğu gibi yardım adı altında senden faydalanmaya çalışan insanlar da olacaktır. dik dur. kimseden korkma. herkesle samimi olma. tek bir tane bi dost yetecektir sana.

al hatta sana kit ve maya linkleri. anadolu şehrine gittiğinde sana da uğraş olur :)

www.butikbira.com
www.butikbira.com

Öncelikle sizi çok kötü bir hayat bekliyor. Ben otobüsle Kocaeli'den Kars'a gitmiş bir insanım ve kilometreler boyunca Türkiye'nin ne kadar boş bir ülke olduğunu gördüm. Gittiğiniz yerde bırakın cinsellik yaşamayı arkadaşlık kurabileceğiniz tipte insanlar bile olmayacak çoğu zaman. Çünkü büyük şehirler dışında Anadolu'da gerçekten hiçbir şey yok. Bence sakın ola ki tamamen tanımadığınız biriyle ilişki yaşamayı düşünmeyin. Eğer sizin "veren" bir öğretmen olduğunuz açığa çıkarsa ve sık sevgili değiştirme gibi şeyleriniz dikkat çekerse milli eğitim bakanlığına şikayet bile edilebilirsiniz. Dillere düşmek istemiyorsanız ya yuva kuracaksınız ya da fazla özgür olmayacaksınız.

İş değişikliği stresi bu sanki. Bence de pek açma kendini. Dedikodu yap gıybetin dibine vur ama kendine anlatma. Millet çok fena

Bira tarifleri için teşekkürler :)

Sakın kendinle ilgili ayrıntı verme, onların yanında onlardanmış gibi davran.

belki karaktersizlik gibi olacak ama görmek/muhattap olmak zorunda olduğun insanın seviyesine inebilmek ya da çıkabilmek büyük bir meziyet. yapabildiğin kadar rahat edersin. ben de benzer şeyleri şu an çalıştığım işyerinde yaşadığım için sıkıntı yaşıyordum ama zamanla insan sallamayı ya da alışmayı öğreniyor.
insanları idare edebildiğin sürece sıkıntı yaşamayacağını düşünüyorum. zaten bi noktadan sonra kafa dengi ortamını buluyorsun.

aslında meslekten bağımsız olarak türkiye'nin hiçbir noktasında ve hiçbir sosyal statüsünde insanlar birbirlerine kendilerini anlatmamalı. bir insana verdiğiniz en küçük bir sır bile koza dönüşür. bunun da istanbul'da çalışmak ve hakkari'de çalışmak arasında bir farkı yok. aradaki tek farkı bazı ürünlere erişiminizin zor olması olur o kadar.

üzücü de olsa bir şekilde ben özgür bir insanım halüsinasyonuyla yaşayabiliyor insan bir yerden sonra. bu sözde denge hali bir yerde sizi de bulur.

camdan bir koruma kalkanınız ve pr gülümsemeniz olacak. sizi camdan görecekler, sizde onları göreceksiniz, iletişim kurabileceksiniz karşılıklı. öyle soğuk, mesafeli, kibirli gibi algılanmamanızı sağlar bu şeffaf cam. ama oldukları noktadan bir adım öteye geçmeye çalışırlarsa cama toslayacaklarını, şeffafta olsa bir kalkanınız olduğunu hissettireceksiniz. poltika, din, yaşam görüşü gibi konuları detaylı konuşmayacaksınız, kendinizi genel olarak ifade edecek kadar paylaşacaksınız sadece bu görüşlerinizi. hep hissedecekler onlardan farklı olduğunuzu ama sizi yadırgayacak veya yargılayacak olumsuz bir veri asla edinemeyecekler.

bu kendini kapatma değil bence. yıllardır uyguladığım bir sistem. bir süre sonra o şeffaf cam size karşı bir saygı geliştirmelerini, ya çok farklı bizlerden ama çok düzgün biri vesaire demelerini sağlıyor.

dostum bu durumun ogretmen olmanla alakasi yok. hangi meslegi yaparsan yap, birebir olmasa bile benzer seylere maruz kalacaksin.

ben icmimarim istanbulda. bizim topluluk gayet acii ve rahattir, ama bizde de bir giybet bir kuyu kazma isi doner ki anlatamam. herseyde bir bokluk var, sizinkinde de bu varmış. iyi yanlari da olacak oyle düşün. biraz alisinca o taktiklarinn takilacak seyler olmadigini anlayacaksin zaten.

bu markayı bilmiyorum, ben yataştan almıştım visco olanını.o bayağı güzeldi.

bizim ofiste var bundan. bel ağrısı olanlara pek iyi gelmediği söyleniyor. ben kullanmıyorum. bi direktörümüz koltuk değiştirtti bunlar yetmediği için. gerçi ucuzmuş bence al bi dene.

anialman aldığın bu muydu?
urun.n11.com

benim aldığımın rengi farklıydı ama ürün aynı sanırım. yataş ve visco, başka çeşit olduğunu sanmıyorum.

anialman bunun sandalyeye geçirmek için lastiği yok değil mi?

eğer para sorun değilse daha doğrusu çalıştığın kurum karşılayacaksa şu an kullandığım şu sandalyeyi tavsiye ederim.

store.hermanmiller.com

editto: türkiye distribütörü www.bms.com.tr

b roy
yok karşılamıyorlar zaten ama kendi sandalyemi almak istedim kabul etmediler herkes kafasına göre sandalye getirirse olmazmış :/

o yüzden yastık destek tarzı bir şeyler arıyorum.

@yue lastiği var, geçirebiliyorsun.

belki başkasına lazım olur;
şu ürünü www.hepsiburada.com aldım. çok memnunum. tavsiye ederim.

bence bu havada gezip tozmak en mantıklısı.

çıkacak kimsem olmadığı için ben işten izinli olmama rağmen ofiste takılıyorum :/

Ben de sıkıldım gidip abimin köpeğini sevicem. Gezdiririm falan vakit geçer. Sen de çık dolaş, otur bir çay iç dışarıda. Hava güzel.

kasa al, cicek al, saksi al, toprak al, sevdigin birine bitki kasasi yap.

çok keyifsiz olduğumda gidip don't starve oynuyorum, oyalayıcı bir oyun tatlı da, biraz keyfim yerine geliyor.
çok sevdiğim ve tekrar okumak istediğim bir kitabı okuyorum, mihihihi diye gülüyorum lan ne güzel günlerdi diye ilk okuduğum günleri hatırlıyorum.
işteysem, ki işteyim, sabahtan akşama kadar noolmuş diye duyuruya bakıyorum, çekirdek çitleyerek camdan mahalleyi izleyen kadınlar gibi oluyorum, kendi kendime konuşup yorum yapıyorum. karşıma çıkan linklere tıklıyorum, ay aman leş filan diye kapıyorum.
canım sıkılıyor, keyfim yok diyelim, kendimi zorlayıp sevdiğim bir yere yürüyorum. sonra orda da yürüyorum. kafam dağılıyor, hem de hareket oluyor.
canım gerçekten hiçbir şey yapmak istemiyorsa, hem keyifsiz hem yorgunsam yatıp ilgimi çok çeken bir belgesel izliyorum, benim için bu hayvanları konu eden herhangi bir belgesel oluyor, uykum gelince kapıyorum, ertesi gün devam ediyorum.

Ben isteyim ama erken ciksaydim pencerelerin ve duvarlarin olcusunu alip dekorasyon icin nasil bir tasarim olacagina karar verip, cadde boyunca fiyat alip ve sonra da birine siparis verecektim.
O yuzden simdilik cay iciyorum :3

Erteledigin isleri yap bence.

çok keyifsiz olduğumda 2 bira içiyorum, çiçek gibi oluyorum.

Nazımdayım çay içiyorum. Gel.

eve kapandıkça insan daha da daralıyor. sokağa çık, boş boş dolaş.

sinüzitim tuttu, duş alıp uyuyacağım.

yaa ayhan sicimoğlu izlermisin youtubeda adam bende depresyon kırıcı etki gösteriyor, tabi gezmeyi yemek falan olaylarını seviyorsan çok keyifli izleniyor

makarna yaptım kendime ama yoğurtlu ve fişne sulu yiyesim oldu bakkala gitmeye üşeniyorum.

olacağını sanmıyorum ancak ayrı ayrı oynayabilirsin.

Birbirine bağımlı olduğundan bulabileceğini hiç sanmam

70
2 günde 1

86kg
genelde günde 1
bazen 2 günde 1

Güldüm ya ama hemen geldim ankete :)

Kilo 48
Günde 1. Bazen 2.

dikkati dışkıya çekip kilodan kız tespiti yapmaca. çok akıllıca.

92
günde 1-2

ben bu duyuruya neden cevap verdim lan?

kilo 52.

günde bir bazen iki.

66 kg
Günde 1.5

hamile kalmadan önce 55 kg'dum o zamanlar 3-4 günde 1 falandı. bazen 5 günü de bulduğu oluyordu. şimdi 6.5 aylık hamileyim kilomu söylemiyim alsksk bazen her gün çoğu zaman da 2-3 günde 1 oluyor yine.

76, genelde günde 1 bazen 2

70
günde 2-3

54

Günde 2-3.

Formumu bu şekilde koruyorum.

Hipotiroidizm hastasıyım, tiroid hormonuna başlamadan önce 3-4 günde birdi, ilaçtan sonra günde 1-2, 58 kg.

"yetisin komsularr..."

ortalik b.k icinde kaldi :)

galiba gunde bir normal olan. ama bunyeye ve yediklerine bagli kisinin.

jalapeno'nun saglam aci olanini yerseniz, ayiptir soylemesi bir gunde 5 de olur.

hahaha damdanakan diyeti :) "her istedigimi yedim, zicarak zayipladim."

maşallah aramızda hiç yiyip yiyip sıçmayan yok.. e o zaman bu activiaları kim yiyor gençler?

82 kg günde 2 posta sıçarım.

sabah yemek yedikten yarım saat falan sonra garanti 1 bombalama faaliyetinden sonra akşama doğru yine yemek yedikten bir müddet sonra atışa geçiyorum. 72 idi en son.

66, 2 günde 1

86, günde 3 Bazen 4.

58 kg
3-4 günde bir, bazen 5. "Yemiş yemiş ..." bana çok uygun. Bu yüzden doktora da gittim, testler yaptırdım ama pozitif bilimler "Allah da seni böyle yaratmış" noktasında tıkandı.

KİLO: 133

Günde 4 kere

kilo 95
günde 1 kez. saat 20:00-21:00 arası, akşam yemeğini yedikten sonra, ortalama 15 dakika.

1-2 sene önce falan iş yeri telefonunu arayıp, ben ege üniversitesi bilmem ne bölümünden arıyorum ne sıklıkla büyük tuvaletinizi yapıyorsunuz, şekli nasıl, falan diye soru soran bi manyak vardı. sonradan öğrenmiştik ki sapıkmış. Aklıma o geldi sebepsizce güldüm :)

88
çok değişken bazı dönem her gün, bazı dönem 3-4 gün gelmediği olur. nadiren günde 2 kere olduğu da olur. kafası karışık bizim müdürün.

kilo 71
günde 1, bazen günde 2.

Kilo 70

3–4 günde 1

hafta içi her sabah 10'da, hafta sonu da 14-15 sularında tek posta sıçarım.

kg 77

55kg
%70 günde 1
%30 günde 2

seyahate çıktıysam 3-4 günde 1. evet değişik yerlerde yapamıyorum :/

rıhtım tarafında-leman
bahariyede-happymoons
moda-köyüm pide

my chef güzel rexx'in orda

bahariye'de kekik'in falan olduğu bir ara vardı süreyya'nın karşısına denk geliyor sanırım. güzel mekanlar var

Bize gelin, Konum veriyorum;
48° 52′ 36″ S, 123° 23′ 36″ W

Yemekten sonra çikolata dükkanında (moda) asuman yiyin...

tek büfe'ye gidin.

çikolata/tatlı falan yemeyin abi.

çikolata/tatlı yiyin diyenlere de aldanmayın.

my cheff bencede barlar sokağı girişinde.

sıdıka ya gidin miss gibi güzel ot tabakları mezeler yiyin

Esnaf lokantası var çarşı içinde hemen meydanın orda. Orada yiyin

dürümcü emmi'de beyran içip, dürüm emikleyin.

en az 45 dk önce havaalanında olmanız gerektiğini düşünerek söylüyorum, bu akşam servise binip pendik'e gitmeye çalışmayı düşünmeyin bile. cuma günü ekstra trafik olur zaten, hele bayram öncesi cümbüş bekliyorum ben. dün 17.45te şişli'den servise binip 19.30'da göztepe köprüsü'nde olduğumu da belirtmek istiyorum.

metro metrobüs ve e-11 de çok zaman alacaktır.

cevabım c, erken çıkın.

@fuel ; erken çıkıp hangi güzergahı kullanayım peki?

ne kadar erken çıkabileceğinize bağlı olarak, kadıköy'e geçip havataş'a binebilirsiniz.

param var dersen metro ile pendik, pendikten taksi 2saatte oradasın

pendik'e metro yok sanıyorum? kartal'dan da 40 lira tutuyormuş:)

levent'ten E3'e binersen direkt havalimanına gidersin. ama işten her türlü erken çıkman lazım. bugün trafik felaket olur.

mümkünse işten yarım saat önce çıkıp maslaktan metroya binerek taksimde in ve gezi parkı çıkışından çık. divan otel sağında kalacak şekilde biraz yürü solda az ileride, yanılmıyorsam Point otelin orada havataşın ana durağı var. ortalama 1,5 saatte gidiyor havaalanına. sen onu 2 saat kabul et ki stres olma . cuma bugün malum. hizmette sınır tanımayarak servis saatlerini de şu linkten şeydebilirsin.

www.havatas.com

ücreti de 14 törkiş liraydı.

en hızlı yol levent'ten E3'e binmek. taksim'den havataş daha uzun sürüyor.

5:45 gibi uzunçayır'da olursun her halükarda.. e11 ya da havataş'ı da en fazla 10-15 dakika beklersin.. kaba bi hesapla 18:15'te ikisinden birine binersin.

ordan sonrası da 1 saat sürmeyecektir. kısaca ben olsam b şıkkını kullanırdım.

erken çıkın, 4. leventten e-3e binin

ben olsam arayıp senin amuaa gorum haaa tarzı hem samimi hem artık tepkili bi mesaj veririm.
tekrar ederse de arabayla çarpardım.

Sanırım telefon numaranı silmiş, dolayısıyla whatsapp'tan da göremiyorsun.

belli ki seni sallamıyor, uzatma.

8 senelik arkadası nie bole bişi yapsın ki? görmemişde olabilir
whatzapın ibneliğidir

mavi tık kapatılıyor biliyorsunuz değil mi? ben kapalı olarak kullanıyorum böyle okudun okumadın dertleriyle başımı ağrıtamam

abooov sakin ol bacım. 8 yıllık arkadaşlık hatlarla ilgili bir sorun yüzünden biterse ayıp olur. karşındakinin müsait olacağını düşündüğün bi anda arayıp, "nörüyon gıı, wazzup'dan da yazıyom da masimiyon mu yok öldün galdın da mı dönüş yapamadım merak ettim" gibisinden konuş bi tane.

şu anki senaryoda elinde sadece kafanda kurdukların var. öyle adam asılmaz.

Mavi tiki acik. Sadece cevap vermemeye başladığı için mavi tık yok. Yok, aradım zaten görmedim dedi de yalan yani bariz şekilde.
Mesela 10 dakika önce görülmüş. Ama benim yazdiklarimi açmıyor sanırım?

Seni sessize almış olabilir ve bakmıyordur mesajlarına. Böyle durumlarda üstüne gitmemek en iyisi. Kendinizi üzüyorsunuz boş yere.

kız mız girmiştir adamın hayatına, onunla yazıştığı için seni sallamıyordur. araya girip de caz yapma bence.

Kendine meşgale bul.

Asıl 8 yıllık arkadaşına trip atmak doğru mu? Bakar cevap vermek de istemeyebilir. Ne biçim arkadaşsın sen

yav insanlik hali cani sikkindir, arayin yarin halini hatrini bir sorun sonra merak ettim cevap yazmayinca deyin.
insanin binbir turlu hali var, bakmak istemiyor olabilir.

yahu arayıp ona desene lan oğlum online olduğunu görüyorum, nasıl görünmüyor benim mesajlar, sen bana bir mesaj yolla bakıyım gelecek mi falan diye üzerine git bunalt. yalan söyleme lan falan de. merak ettim neticeyi yaz buraya.

ben bazen görüyorum, mesajı da okuyorum adam soru sormuş ama o kadar yoğun çalışıyorum ki o an cevap veremiyorum. sonra da unutuyorum gidiyo. allah affetsin.

olur, niye olmasın?

olmaz diye bişi yok.

Renkli mont biraz tercih işi. Mesela ben her kıyafete uyduğu için siyah tercih ederim, başka renk mont/kaban tarzı bir şey giymem. Ama bazı insanlar böyle rengarenk farklı montlar giyiyor. Alacağın kişinin giyimini bilmek lazım.

sarışınsa gider.

oo harikaymış

olur olur. yılan gibi akarsın ortamlara..

neden olmasın. olur tabi. ben kendim için almazdım. benim görüşüme göre daha 16-25 yaş arasına çok yakışır. daha sonrası için daha koyu renkleri tercih ederim.

Gayet de olur. Buna benzer, renk olarak ise süper fosforlu bir şeyi giydi arkadaşım yıllarca.

mükemmel

aynen benim de aklıma ilk sarışın geldi, sarışına olur.

ilk giriş yaptığın yerden alman tavsiye edilir.

İlk girişin ALmanya'ya olacaksa direkt Almanya'ya başvur.

Resmiyette "en çok kalacağın yerden al" şeklinde.
Uygulamada esneklikler oluyor. Ama öküzün birine denk gelirsin sıkıntı yaşatır.

Not; üstteki iki bilgi hatalı değil ama eski. Bir süre öncesine kadar giriş ülkesi önemliydi.

ilk gireceğiniz yer ise almanya daha uygun, hem almanya'dan vize almak daha kolay ve hızlı.
sonra hollanda'ya gitseniz de pasaporttta almanya mühürünü görünce hiçbir şey demezler. schengen bunun için var.

üstteki arkadaş, alman vizesi ile hollanda'ya giriş yapsanız hiç bir şey demezler demiş ama o iş öyle değil.

şayet dediği gibi olsa tüm schengen ülkeleri vize işlemlerini tek bir merkezden yapılmasını sağlarla ki öyle yapılmıyor. her ülkenin kendi kıstasları var, temelde aynı görünse bile değerlendirme de işler biraz farklı.

ilk giriş yapacağınız ülkeden vizenizi almanız sizin yararınıza olur. ters bir memura denk gelirseniz deport edilme ihtimaliniz bile var. işinizi sağlama alın.

arkadaşlar gidip vfsglobal'e danıştım, bana en çok kalacağım yerden almamın uygun olduğunu söylediler ve öyle yaptım. sonucu yazarım artık. teşekkürler.

turnuvaya katılacaksanız her işin bir tekniğini en azından 1 aylık bir kursla öğrenip ondan sonra kendi kendinize çalışmanız daha mantıklı bence.

yoksa öğrenilmeyecek bir şey değil düzenli antrenman ile insan her şeyi yapabilir sonuçta federer'e rakip olmayacaksınız , kolay gelsin :)

geç değil. ders almadan zor, ama duvar varsa biraz yardımı olabilir.

geç değil de güç olabilir.
göründüğü gibi kolay bi spor değil. ( en azından benim için )
az çok topla oynanan her sporu oynarım, sahada sırıtmam.
raketi elime aldığımda da slice'lar, drop shot'lar atacağımı düşünmüştüm :)
gelen hiç bi topu karşıya geçiremedim :/

deli gibi disiplin gerektiren bir spor. eklemlere düşman. kendi kendine olmaz gibi. menisküsüne dikkat et.

Ders almadan gerçekten zor. Nispeten ucuz olan bir kurs bulup 2-3 ay gitmenizde fayda var. Sonrasını kendiniz de azar azar geliştirirsiniz.

Ennn kötü ihtimalle, tenisten anlayan bir arkadaşınızın size ders gibi bir şeyler öğretmesi gerekir. Ama oynamayı bilen biri, yeni başlayan biriyle tenis oynamaktan hiç mi hiç zevk almaz, aklında bulunsun.

Sıfırdan kendin oynayıp öğrenmen çok zor.

ya profesyoneller için diyorlar onu, tenis oynamak ayrı dünya yıldızı olmak ayrı. 40 yaşında da başlarsın tenise bir şey olmaz. spor yapmanın yaşı yok.

tenis pahalı bir spor. raketinden tut da topuna kadar her bir şeyi pahalı. videoyla öğrenemezsin. vuruş tekniğini düzgün oturtamazsan birkaç ay sonra kolunu, devamında da bacağını eline alırsın. paraya kıy, gerekiyorsa biriktir, bir tenis kursuna yazıl ya da özel ders al.

tenis her yaşta öğrenilebilir ve oynanabilir ama futbol ya da basketbol kadar kolay değil oynamak. "öğrenmek" gerekir.

ben 26 yaşındayım 25imde üniversitenin tenis kursuna yazıldım. kız arkadaşım rusyadan raket hediye getirmişti aybolmasın diye giriştik. şimdi bana sorarsan en sevdiğin spor nedir diye 1. capoeira 2. tenis derim. manyaklaşma seviyesine geldim boş zamanımda youtube'dan paso video izliyorum. 2.dönemin sonuna geliyorum. hafta 1.5 saat hoca eşliğinde 8 kişilik kadroyla antreman yapıyoruz. son ders 3 kişiydik. hoca maç yaptırdı. 2 rakibimi de 6-0 yendim. demek istediğim kafayı koyunca yapıyorsun. şimdi boş vakitlerimde antrenörümle haberleşip oynuyoruz. kesinlikle geç değil. benim de amacım turnuva vs değil. ayrıca imkanın yoksa tenis tekniklerini youtube'dan öğrenebilirsin ancak iyi gözlemlemelisin yoksa aynısını yapıyor gibi hissedip çok farklı hareketler çıkartabilirsin hatta kendini sakatlayabilirsin.

ben de o civara yakın oturuyorum, şu sıralar işsizim, çok vaktim var sana öğretebilirim. raketlerim falan da var.

beykoz - kadıköy: 15bk

tiyatrodan akademi durağına yürümeniz gerekir.

birçok otobüs var.
keza üsküdar ve kadıköy'e dolmuş da var.

edit: 15 bk o güzergahta çalışmıyor.

ben bahsettiğiniz saatlerde çıktığımda sahile taksiyle inip beykoz dolmuşuna binmiştim. dolmuşta yer olması benim şansıma mıydı, yoksa genelde boş yer oluyor mu bilmiyorum.

tiyatro sahnesinden akademi durağına bir 10-15 dakika yürümen lazım ilkin. ardından dedikleri gibi baya bir otobüs geçiyor kadıköy tarafına.

uzak ama, hele bir de trafik varsa. ben sırf profesyonel'i izleyebilmek için beykoz'a gittim. değdi tabii ki. o yüzden çok da şikayet etmeyeyim.

en temizi göksu'ya inip ordan üsküdar'a geçen otobüslere binmek.

üsküdar'dan 15m o duraktan geçer

2 ay sonra yine ilk diye başka atılır. aynı yere ayrı zamanlarda 5 kere açılış yapılıyor twit ne ki :)

cumhurbaşkanı hesabından ilk defa tweet attı hesabına haber işte.

Daha önce gayrıresmi trollleri kullanıyormuş. Yakın zamanda cumhurbaşkanlığı halkla ilişkiler birimi devralmış. Onun ilki.

daha öncekileri kendi değil iletişim yaveri atıyormuş.
geçen sigarayla olanları kendisi yazmış. bugün de sanırım ispanyolca bişiler vardı ve haber onunla ilgiliydi ki onu kendisinin yazdığına sanmıyorum. ben de tam vakıf olamadım. kefeniyle dolaşan birisi varsa aydınlatır belki bizi :D

önceki twitleri hep konuşmalarından alıntılar/satırbaşları içeriyordu. hani "hesabımla danışmanlar ilgileniyor" hesabı. şimdi kendisi lutfedip bizzat yazmışlar, gerçi metin yazarları olmadan düzgün cümle kurabileceğini sanmıyorum.

bir nebze hesabı bir daha parlatma amaçlı kolpa haberlerden işte.

kazanamazsın, hiç uğraşma.

edit: bu arada yeni kart verdiler mi?

dava açarsan, kredi kartının olmamasından ötürü yaşadığın mağduriyeti özletirler o kadar söyliyim. sonunda kazanma şansın da düşük zaten.

bdkk'yı darla. onlar bankaların üzerine en çok gidebilen kurum. tırsıyorlar baya çünkü belli başlı birtakım şartlar olgunlaşırsa bankayı kapatma hakları bile var.

yanılmıyorsam bankanın kartı iptal etme hakkı var sözleşmede. yanılıyor da olabilirim.

Banka'nın sana kredi Kartı verme zorunluluğu yok o Yüzden bir şey çıkmaz uğraşma

karınca duası gibi yazıların olduğu kağıda imza atıyorsunuz ya işte orada istedikleri zaman kartı kapatabilecekli yazar. davayı kazanma ihtimaliniz çok çok düşük. anca sözlüğe başlık açıp ticari itibar zadelersiniz. "xx Ocak xxxx granti bankası tezaleti" diye.

edit: form.garanti.com.tr

7.4.Banka, Müşteri'nin Banka nezdindeki hesabının kapanması ve Müşterinin bu Sözleşmedeki taahhütlerine aykırı davranması halinde ya da herhangi bir sebep göstermeksizin şifresini iptal edebilir ve Müşterinin bu hizmetten yararlanmasına son verebilir.

Alışveriş yaptığın kurum, ödemeyi iptal ediyor. Bunu takiben de en geç 1 hafta içinde banka paranı sana geri yüklenmiş oluyor. Bunu da hesap hareketlerinden takip edebilirsin. + olarak gözükür.

Taksitli iadelerde iş karışıyordu eskiden, şimdi durum nedir bilmiyorum. Onun dışında normal iadeler yukarıdaki arkadaşın dediği gibi para geri yatmış gibi görünür.

valla 9 taksitlik bir alışverişti sorun çıkmaz umarım

hepsiburada'dan iade edilen ücretim taksit taksit yatmıştı hesabıma.

limitiniz blokeli kalır 9 ay boyunca hem para çekme hem de yatırma işlemi olur.

bloke olmaz.
atıyorum bin liralık bir işlem yaptın 10 taksitle..
iptal yapıldıktan sonra 10 ay boyunca 100 lira alacak verilir.
limitini etkileyen bir şey olmaz yani.

@b roy kartın limiti blokeli kalır her ay 100'er lira açılır. Sizin verdiğiniz örnekte kartın limiti de 1000 lira olduğunu varsayarsak 500 liralık alışveriş için 5 ay beklersiniz.

cem yılmaz'ın gösterilerini izle.

ama uçak düştükten sonra "hani biz vip'dik, biz de mi öldük" kısmını izleme :))

bence en güzeli heyecanlı bir kitap.

Ben uzun uçuşlar öncesi çok az uyuyorum, sonra uçağa binince ister istemez uykunuz geliyor.
Bence kendinize güzel bir ses engelleyici kulaklıklar, göz bandı ve boyun yastığı alın. Vurun kafayı uyuyun 9-10 saat. Geriye kalanında da 2 film, 1 kitap bir şey bitirirsiniz.

rahmetli kemal sunal bu uçak korkusu yüzünden kalp krizi geçirerek ölmüştü. aynısı başına gelebilir.

Benzer korkular bende de var, "1 saatlik istanbul ankara uçuşunda sıçıyorsam uzun yolculuklarda ne olur la bana?" diyordum. 11 saatlik tayland uçuşu yaptım, aksi gibi tüm yolculuk boyunca sallandı uçak(pilot kuzey rüzgarları falan dedi), ama korkmak bile yoruyor insanı, sallamamaya başladım bir süre sonra, uyukladım, film seyrettim, tam huzura hiç eremedim ama korkudan da ölmedim. O yolculuktan sonra korkum bitti demek isterdim ama hala uçakta tedirgin olurum.En ufak harekette kulaklarımı dikerim.

thy'nin uçak korkunuzu yenmenizi sağlayacak eğitimleri var

peki film falan? içine dalıp gidebileceğim?

16 saat filmle dolmaz. o heyecanla en fazla 2-3 saat uyursun gibime geliyor.

güzel bir dizi bul, hatta sherlock'u izle. 3 sezpon 9 bölüm. bölüm başı 1.5 saat falan. çok çok da güzel dizidir.

air crash investigation izleme :)

oynamıştım bir kaç kez.
iddia gibi, aynı yarış içinde farklı bahisler oynayabiliyorsun, ya da 2 li 3 lü 6lı ganyan falan çok çeşitli bahis var.
kazançları sürprizlere bağlı, mesela 6 lı ganyanda 6 tane eşek yarışı kazanırsa ve bunu bilirsen servet kazanırsın. tabi böyle bir şey hiç olmamıştır herhalde.
eğlenceli olduğu söylenemez.

sittiret hiç bulaşma hayat karartır :D

oy verdiği için sorun olmaz ama çok zıt görüşte olduğum biriyle zaten bir süre sonra anlaşamam.. fazla kasıp da kendinizi yıpratmayın oluru yok bence..

hiç denk gelmedim ama bence çok seksi olur.

benim için bayağı sorun olurdu evet. anlaşamazdım ki.

kim ne derse desin, ilişkilerde en azından ortak paydada buluşabilmek lazım.

benim için sorun olmasının yanı sıra, zaten öyle bir ilişki yürümez.

görüş ayrılığı olan insanlar zor geçinir. hani chp vs mhp olsaydı farklı konuşabilirdik ama akp olunca işin içinde farklı bir durum ortaya çıkıyor. günümüz gençliği akp'ye gönül veren bir insanla beraber olmaz (doğal olarak). bir de akp düşmanları akp'lilere yobaz, öküz, cahil, göt kılı gözüyle bakıyor. akp yandaşları da akp düşmanlarına dinsiz, ateist vs vs. yani cevabım imkansıza yakın gibi birşey.

çalıyor ama çalışıyor diyen birini gördüğümde cinsiyet farketmeksizin sikesim geliyor ama sevgililik olayını bilemedim.

Bana sorun olmuyor ya. Akp'yi hiç sevmiyorum ama gidip tüm hoşlandığım/sevgilim olan insanlar akpli çıkıyor.

Siyaseti sevmem zaten. Goruslerime saygili olan biriyle sevgili oldugum ya da hoslandigim icin elestirsem de, akp'yi sevmedigimi belirtsem de saygi gosteriyorlardi.

Ozetle, zit partilere oy veririm. Sorun da olmaz.

apolitik(sola kayık), mhp'li çift işini idare ediyoruz 10 yıldır. bişi olmuyo. bitek siyaset konusunda sizi desteklemiyor. gerçi hakkını yemeyelim akp karşıtlığı bizi birleştirdi, i <3 akp

benim için sorun olur. zaten ne yapayım akp'li sevgiliyi. ama bu ilişkiyi yaşayan için olmaz.

akp ile chp bu kadar zıtken, akp'liler chp'ye bu kadar yüklenir ve hakaretler ederken bu ilişki yaşandığına göre iki taraf da birbirinin sadece dış görünüşünden etkilenen ama muhtemelen birbirini çekemediği halde yine bu sebepten birlikte olan iki sığ kişi. eh insan bu kadar sığ olunca da bu tip şeyler koymamalı.

anlaşamam evet ama bu sistem içinde anlaşamam, görüyoruz herkes "en azından ortak payda da buluşmak gerek kafasında insanların arasında olduğum için anlaşamam, sığır gibi düşünüldüğü için anlaşamam heralde. halbuki çok çeşitliliği getirir bu, hatta anlayışlı ve dinleyen bir insanla beraberseniz , aynı fikirde olan sevgililerden eminimki daha fazla haz alırsınız. Düşünsenize, farklı düşünceleri , farklı dayanayaklara dayandırarak birbirinizden birşeyler öğreniyorsunuz, oturup birbirinizi dinliyorsunuz, bazı noktalarda muhakkak "aa hakketten bu böyledi , diyebiliyorsunuz. muhabbetin en sonunda da ufak gülümsemeler atıp "hadi canım sen de deyip birbirinize sarılıyorsunuz, evet evet bazı ibneler hayallerde yaşıyor. umarım böyle bi ilişkim olur lan.

mantıken, bunu akp, chp, bbp, bdp, fps, rpg vesaire dışında diyorum. sevdiğiniz zatla aynı siyasi görüşten olmak durumunda değilsiniz, ancak yine de bu zatla karakterinizle bir şekilde uyduğu için sevgili oldunuz. hani akp, mhp düzleminde bakılsa en azından sağa dair bir ortak nokta var ancak gidip de tkp'li birinin gidip saader partisi'yle aynı görüşte olan biriyle sevgili olmasına beklemek biraz absürt olur.

bunun kültürle de, güzellikle de alakası yok. oturup bir şeyler konuşabileceğiniz insan sonuçta. burada ne sp'yi ne de tkp'yi aşağıladım. bu yüzden diyorum ki, ayrı siyasi görüş anlaşmazlığa sebep olur. zira dünya görüşleri farklı. dünya görüşleri bambaşka olan insanların sevdicek olabilmesi mümkün mü? ola ki birinin ideali gerçekleşti diyelim, bu diğeri için zul olmaz mı?

kozm'a cevaben düşüncemin nedenini daha açıklayıcı şekilde yazıyorum:

sığır konusuna falan girmek istemiyorum.

ortak payda demek, en azından aynı parti olmasa bile yakın bir siyasi görüşe sahip olmaktır.

mesela aynı partiye oy vermezsin de, solcusundur/sağcısındır.
belirli bir yaşam tarzın vardır, orada uyumlusunuzdur.
ne bileyim mesela çift olarak çevrecisinizdir, politik olarak da önceliğiniz odur.
sana göre bir partinin projeleri daha uygundur, ona göre öbür parti daha çevrecidir o yüzden farklı partilere oy verirsin falan filan.

burada nedense kendimi çok yaşlı hissediyorum bazen.
çünkü gerçek dünyada ilişkiler öyle yürümüyor.
öyle bir saygı falan yok yani.

bunu biraz abartırsak, bir yahudinin nasyonel sosyalizme saygı duymasına falan bağlayabiliriz.

her şey bir yana; senin nefret ettiğin adama oy verip, onu savunan birine cinsel çekim duyman bile zor.
insan doğasına aykırı yani.
abuk subuk, zorlama bir medeniyet tavrı takınmanın anlamı yok.

benim genel olarak gördüğüm şey şu -duyuruna verilen bir kısım cevaplardan da bunu görebiliyorum zaten- : insanların siyaset söz konusu olunca futbol fanatikliği/holiganlığı tutuyor nedense -türkiye'de- ve benim asıl sığ bulduğum şey de bu.

zaten şu anda hiçbir parti tam anlamıyla benim kafamdakileri karşılamıyor misal, hatta kafamda olan en uç fikirleri destekleyen bir yapı dünyada belki çok ufak komünlerde falan vardır, ha tabi işi gücü bırakıp nereye gidiyorsun diye sorarlar adama the beach tadında -boka da sarabiliyor tabi, görüyoruz :D - neyse, insan böyle kusurlu bir canlı olduğu sürece, zaten ne dünya ne de evren -gittikçe diğer gezegenlere de bulaşacağımız için, sanıyorum- huzurlu olamaz. zaten hayat da huzurlu değil. insanlarla ilişkilerimizin hiçbirinde fikir ayrılığı yaşamadan durabiliyor muyuz? hayır. çocuk solcu/sağcı oluyor, ailesi sağcı/solcu, yani tamamen zıt. daha kendi yetiştirdiğimiz çocukla anlaşamıyorken, bizi yetiştiren analarımızla babalarımızla anlaşamıyorken, aile içinde, arkadaş ortamında farklı düşüncelere sahip olmak, farklı partilere üye olmak/oy vermek normalken, sevgilimle ile aynı partiye oy veremiyoruz! dersen, ben buna first world problem, derim, derdini skeyim butonu ararım, falan. yani sorun olmaz. ha bak şu sorun olur: siyasette holiganlık yapıldığı sürece, düşünceler ilkel seviyede olduğu sürece, araştırılmadığı ve okunmadığı sürece, her fikir çiğ kalacağından, karşındaki insan senin hayatının hangi yerinde olursa olsun, kalbinde ne kadar yer kaplarsa kaplasın, tartışacaksınız, anlaşamayacaksınız. karşılıklı iki kişi de olgun olduğu sürece, mantık sınırları içerisinde tartışabildiği ya da tartışmayı tercih ETMEDİĞİ sürece, bu tip ilişkilerde bir sorun olmaz. ki zaten ülkecek siyaset konusunda olsun, din konusunda olsun, kafayı yemişiz. hepimizin de kafası karışık. şimdi bir partinin üyeleri yolsuzluk yaparken fanatikçe onu savunursan, ben seninle tartışmam bile, fanatiksindir çünkü. ha belki denerim, "yolsuzluk kötü bir şey." demeyi ama, bir insanı nereye kadar mantığa davet edebilirsin ki? ama oturur da sakin sakin olayları irdelerse karşımdaki kişi, "siyasi idealardan bağımsız olarak" kalkıp da "yolsuzluğun iğrenç bir şey olduğunu" kabul ederse, suçluların cezalandırılmasını talep ederse, zaten o kişiylr herhangi bir problemim kalmaz, aynı partiye oy vermemiş olsak da, kötülüklerin iç yüzünü beraberce görmüş oluruz, bu kadar.

şimdi bazı arkadaşlar şu bakımdan haklı: "çalıyor ama çalışıyor da diyen adamla anlaşamam." ama şu kişinin yaptığı fanatikliği siz de ona yaparsanız -ki bu tırnak arasındaki anlaşamam'lı cümle de bunlardan biri- en az karşıdaki kadar hatalı durumda kalırsınız. bu kadar basit. ben böyle düşünen bir insanı dediğim gibi bir süre mantığa davet etmeye çalışırım, sinirlenmeden, sakin sakin. ama sonrasında -eğer karşımdaki sevgilimse, sonuçta seviyorumdur- "bizim sevgimizden üstünler mi lan?!" der, sevgilimi de kendimi de bu siyaset batağından çeker, evimizin çifti, çocuklarımızın ebevenyleri oluruz, pembe panjurlu evde otururuz, falan. :D

ha oy vermeye her türlü gideriz tabi, ama kime niçin oy verdiğini de onun vicdanına bırakırım. vicdan hakkaniyetlidir, her insanın içinde bir yerde vardır. bir gün bir yerde, onsuz olduğunu düşündüğün herhangi bir kişi bile vicdanına insiyatifi bırakıp, adaletli kararlar verebilir. eyyorlamam bu kadar.

oy vermekle siyasi görüşe sahip olmak aynı şey değil. biri bahsetmiş mhpli ve sola yakın çift. normal şartlarda gerçekten zıt politik görüşe sahip insanlar anlaşamazlar. ama sadece oy vermek için sandığa gidiyorlarsa, onun dışında siyasetle ilgilenmiyorlarsa (ya da en azından biri ilgilenmiyorsa) anlaşırlar sorun olmaz. yani kendi içlerinde bile birbirlerini yerlerken bir solcu ve mhplinin sevgili olabileceğine inanıyor musunuz siz? ben mhpli ya da akpli birine saygı duymadığımdan zaten birlikte de olamam.

dindar müslüman bir kadınım, ateist bir erkek arkadaşım var ve zerre sorun olmuyor ama oyunu akpye verdiğini duyduğum an bitiririm mesela. allah ideolojik ayrılık vermesin diyorum.

bu sene dört sevgili adayını Akp'li diye ikinci tura almadım.

kadın/24

akp propagandası yapan ya da yaptıklarını savunan sevgiliyi bırak arkadaşım bile yok benim şahsen. olsa da yerimde duramaz tartışırdım sürekli. siyaset hayatımızı şekillendiriyor. her alanda etkisini görmek mümkünken susmak olmaz.

yukarıda da belirtmiştim, mhp-apolitik çiftiyiz biz. anlaşmak için farklı yollarımız var. faşizmin her türlüsünden her zerreme kadar nefret ederim ben. sevgilimse mhp'nin vatanseverliğinden,birlik duygusundan memnun olduğundan dolayı o partiye destek veriyor. onun kürtleri, alevileri vb diğer etnik bileşimleri ötekileştirdiği hiç olmadı. çoğu tkpli arkadaşımından(benim genel çevrem tkp-chp destekçileri) kat be kat hümanist misal. böyle olunca da sorun yaşamıyoruz 10 yıldır. ama o orta karar bir mhp'li olsa ve onların faşizan eğilimlerini sergilese birlikte olabilir miydik hiç bilmiyorum.

not: ikimiz de dindar müslümanız

aynı partiye oy vereceğiz diye bir şey yok da, zıt siyasi görüşte olduğum biriyle zor... ben eyleme gidicem o eylemcilere terörist diyecek falan...

ama biri chpli biri akpli bir çift tanıyoyorum. 6 senedir evli ve mutlular.

vay anasını herkes sorun olur demiş.

benim siyasi görüşüm memleketin tamamına yakınıyla farklı. buna göre benimle kimsenin anlaşamaması gerekiyor... dur lan, taşlar şimdi yerine oturuyor.

yillik 10bin aidat var. sitede aciklama mevcut

araştırmadım ama 10 bin tl ve 3 kongre üyesi kefil ile üye olunabiliyor diye biliyorum.

yıllık aidatta 600 lira civarı bişi olmalı.

sinema değil bu istediğin saatte girersin.
ki placebo 21.30'dan önce sahneye çıkmaz, raadol.

rihanna konserinde stada giriş 17'de başladı kendileri 22.30'da falan çıktı mesela.

Bende gec cikar diye dusundum ama belli bir saatten sonra seyirci kabul etmezler belki diye korktum. Yani 19.30 gibi kapida olsam sorun yasamadan girerim dimi? :)

eğer o saatte gidersen ve placebo 21.30 da çıkacaksa, inan sahne önünün bile en önüne girersin. biz 11 kişi iron maiden konserine anthrax ın ortalarında girdik, 19:30 falan galiba. kalabalık olduğumuz için öne pek zorlatmadık, ona rağmen baştan 14-15. sıradaydık. 2 kişi biraz zorlasanız o saatte girip sahnenin dibine gidersiniz. tabi öngrup çalarken gidin öne, yoksa millet oturuyor falan placebo'yu beklerken.

Cok cok tesekkur ederim cevaplariniz icin arkadaslar, icimi ferahlattiniz! :)

why not olur.

koala ne abi, kaplan maplan yaptir, "only god can judge me" yazdir, o ne bee.

şunun gibin mi?

s3.amazonaws.com

@serabetan

bi kolumda var o dövmeden.
hatta diğerinde de atatürk imzası mevcut.

@amonaki

aslında evet bunun gibi ama beğenmedim bu dövmeyi..

aynısını parmağa yapıyolarsa parmağa yaptır.daha komikli olur.

ense de de barkod varsa oldun panpa.

Koala büyük boyutta bayağı çirkin olur bence.

bir kadın olarak diyorum ki olmaz. ama kendime yaptırırım küçük ve sarılır durumdakini. koaladan sevimli bir şey var mı?

pek hoş durmaz gibi

eğer üstteki linkteki gibi eşşek kadar olacaksa çirkin durabilir, daha küçük olsa iyi durar gibi

muzo'yu en son fox'ta yemek programında gördüm.
işsiz filan kalmış sanırım. adam ne hallere gelmiş :/

muzo'nun kendi jingle ı o. Eski sayılır. Facebookta yazıyo arada radyodayım gelin diye ordan ulaşabilirsiniz bence.

güvenilir.
ürünün fiyatına bakmadım ama. pahalıdır, ucuzdur, bilemem ama site güvenilir.

eğer bi banka ile anlaşması varsa güvenilirdir.
zira kredi kartıyla yapılan işlem için harcama itirazında bulunduğunuzda banka tutarı firmadan karşılar. karşılayamazsa da -ki böyle istedkleri dışında olabilemez- kendisi öder.

güvenlik açısından sağlam kurumsal bi site ama hız konusunda o kadar dikkatli değiller. geçen siparişimde 1 hafta beklemiştim. son siparişimi cumartesi verdim daha bırak kargoya verilmeyi tedarikçiden temin bile edilmemiş siparişlerimin bi kısmı.

site sağlamda fiyat iyi değil. kliksa 649 a verdi 2 gün önce

hem güvenilir hem ucuz. 2 bin liralık btoplama makine dizdim. adamların getirdikleri ürünlerin neredeyse fabrikasında verilmeyen aleti edevatı vardı yolladıkları ram'de anakartta.

hangi iş, firma, departman? bunlara bağlı olarak değişir.
iş analistleriyle çok mesaim oldu finans/it sektöründa ama daha bi boka yaradıklarını görmedim diğerlerini bilemem tabi.

+1
aynı soru benim de aklımdaydı...ben yazılım alanında iş analistliğini araştırmıştım, endüstri mühendislerini, matematikçileri alıyorlar. ama tam olarak ne iş yapar hala bilmiyorum.

Visio ve project manager yazilimlarini kullanabilmek cok ise yarar.

Bir ornek vereyim: Bir fabrikada bir uretim hatti var. Bu hatta calisan 4 farkli departman var. Urunler bu bolumlerin elemanlarinin elinden geciyor.

Fabrika yonetimi diyor ki, yahu biz buraya bu kadar para gomduk ama istedigimiz miktarda uretim yapamiyoruz. Burada aksayan bir seyler olmali. Is analistini ise aliyolar ve diyolar ki, abicim, bize bu uretim surecinin adim adim bi haritasini cikart. Is akis semasini cikart yani. Biz bu is akisindaki mantiksizliklari bulmak ve gidermek istiyoruz. Cunku bu uretim surecinin daha fazla urun vermesi lazim. Bi yerlerde bi seyler yanlis gidiyor. Bize o yanlislarin ne oldugunu bul.

Siz de oturuyor ve a'dan z'ye kadar butun surecin butun asamalarini tek tek inceliyosunuz.

Ustalarla, iscilerle, tedarikcilerle, o surece dahli olan her kim varsa, hepsiyle konusuyor ve surecin hangi basamaklardan olustugunu anlamaya calisiyorsunuz. Sorular, cevaplar, gozlemlerle...

Sonra is akis semasini cikarip kagit uzerinde bakiyorsunuz. Bu akista, mantiksiz olan, gereksiz olan neler var? Nerelerde darbogazlar var? Hangi noktalarin onunde yigilmalar var? Bu darbogazlari nasil asariz. O yigilma olan, gollenme olan noktalari nasil iyilestiririz. Yigilmalara nasil engel oluruz?

Bu dedigimi, bankaciliktan, hastaneye, fabrikadan, futbol takimina kadar her alana uygulayabilirsiniz. Surecin iyilestirilmesi, uretimin ve kalitenin arttirilmasi gibi dusunun.

Kafasi calisan herkesin yapabilecegi bir is ama, en cok endustri muhendislerinin alanina giriyor...

ctrl+c & ctrl+v

kabul hostel iyidir. tek sıkıntı odalarda elektrik prizi yok, elektronik eşyanı resepsiyona bırakıyorsun şarj olsun diye.. ama ufak bir ayrıntı tabii. onun dışında hostel hem uygun hem yeri süper. tavsiye ederim.

plaza real'de kabul hostel var.. la rambla üzerinde..
epey de ünlüdür zaten..
şimdi rezervasyon yapsan bu fiyata bulursun..
temizlik fena değil.. kahvaltı ve akşam yemeği ücretiz..
happy hour'da aban biraya 1 euro idi en son..
bide her gece night out'ları oluyo ki genelde güzel yerlere götürüyor..
hanzo olsan da bi gecede kaynaşırsın herkesle..
hostelin yanında da jamborree var.. çok klas bi mekan mutlaka gir..

editto: haha pişti.

Hostal Quartier Gothic da kaldım aşırı ucuzdu. güler yüzlü sahipleri var. kahvaltı 3 euro ama dıişarıda falan daha güzel bir yerde de yersiniz. internet bedava. güvenli. merkezi.

booking.comdan bakabilirsin.

ehe pişti olmuş evet :) happy hourda bira ücretsizdi kışın :) ya da bize ikram etti barmen bilemedim şimdi :)

sunshine hostel de fena değildi.la rambla üzerinde sayılır hatta.

bu paraya hostel bulabilirsin

ya da sana bir numara vereyim bir ara kiralık 2-3 gunluk ne kadara patlar diye

Tanıyorum. Sen tanımıyor olabilirsin. Buradan popüler kültürün ne kadar dışarısında yaşıyorum, bohem bir hayatım var, ben bir entelektüelim çıkmaz ama, sorry:/

öyle bir izlenim yaratma amacım yok zaten. farklı bir nickle açmayı düşünmüştüm duyuruyu ama uğraşmadım.

taniyorum.

Zibilyon tane şarkıcı var memlekette. Popüler kültür bile artık ortalama bir insanın takip edebilirlik sınırını aştı bence. Sıla'yı bir kere gördüm, o da başka bir amaçla televizyonda izlediğim bir ödül töreninde. Şu an görsem tanır mıyım bilmem. Şarkılarını da bilmiyorum. Bunda da bir anormallik görmüyorum.

@lunker sadece isim olarak duydum,illaki şarkılarını duymuşumdur ama hangi şarkıyı kim söylüyo bilemem. zaten konserine gidelim geliyomuş gibisinden konuşulunca açıldı konu. Gazete okuma alışkanlığım yok yalnızca belli başlı gazetelerin internet sitelerinin manşet haberlerini günlük takip eder 5-10 dk bakar çıkarım. evet hiç rastlamadım =/ algıda seçiçilikle ilgili bişey olsa gerek. utandım şimdi kendimden.

özgür mumcu'nun manitası yahu.. ordan çıkartırsın belki..

ben de tanımıyorum. hiç dinlemedim, bi tek albüm kapağını biliyorum Mehmet Turgut'tan dolayı.

tanımıyorum. ne bir şarkısını dinledim ne kendisini gördüm. görsem tanımam sesini duysam "sıla bu ya" diyemem yani.

şimdi google'a yazıp nasıl biriymiş diye aratasım bile gelmedi yani. merak da etmiyorum.

ben de tanımıyorum. çok büyük bir kaybım yok muhtemelen.

görüntüsünü biliyorum ama sadece bir kaç poz fotoğrafını gördüm, hiç bir klbini seyretmedim, şarkılarını duymuş olmalıyım ama duyduğumda ''hıh bu sıla'' diyemem. bir karikatür dolayısıyla geniş omuzlu olduğu bilgisine sahibim. sokakta görsem tanımam. dünya kadar şarkıcı var, hangi birini takip edelim yahu?hepsi de gelip geçici, değmez zaten takibe, ama demet akalın öyle mi? görür görmez tanırım, duyar duymaz aha bu kesin demet derim yani :)

tanımıyor ve bilmiyordum. dinlemiştim. geçen perşembe birisi ile tanıştım. o konserine bile gitmiş. öyle olunca merak ettim kimmiş. dinledim. ama benim tarzım değil müziği.

tanımıyorum ben de, aklıma bir yüz gelmiyor sıla denildiğinde.

kaset ya da taraça.

yarın mekanların çoğunda maç muhabbeti olur ama öyle tezahuratlı bağırmalı galatasaray maçı köyiçinde izlenemez. eğer rakı sofrası kurmaktan ziyade toplaşalım muhabbet edelim bi'şeyler içip yemek yiyelim ise; (bkz: kaset restaurant & cafe)

su toplamış gibi duruyor.

yakıyorlar bunları hastanelerde, sanıyorum sıvı nitrojen gibi bir madde kullanarak.

siğilse kendi kendine geçer.

tavuk götü.

aynen bence de su toplamış. siğil biraz daha kuru ve kahverengimsi olur

foto tost makinası ile çekildiğinden tam anlayamadım ama siğilse 2 yol var, ya dermatologlar nitrojenle donduruyor ki tek seansta bitmeyen bir şey, orası daha da kabarıyor sonra su topluyor, sonra bi daha sıkıyorlar nitojeni falan filan. bir de söğüt ağacının dalına kesikler atıyorlar siğilin üstüne getirip, aynı anda okuyorlar üflüyorlar falan biraz hoca işi.
2 yöntemi de deneyimledim, 2sinde de geçti, tıp alanındaki biraz sancılı bir dönemdi, okumalı üflemeli olan kendiliğinden kayboldu 2 haftada. ama sanırım sendeki siğil dğeil, siğil öyle mi olur mk